Bugün gündemin en önemli konusu bu sanırım! 3G şimdi Türkiye’de!!! Bekir Coşkun bugünkü yazısında farklı bir yorum getirmiş konuya ve bir anlamda kendisine hak vermeden edemiyorum. Öte yandan konuyu dünyada bir üst versiyonunun gündeme gelmekte olduğu bir zamanda, Türkiye’ye yeni gelen teknolojinin son noktası(!) şeklinde lanse edilmesini de anlamsız buluyorum. Bugün konuya iki farklı açıdan bakan Yiğit Bulut ve Bekir Coşkun’un yazılarına bir göz atın derim. Ben her ikisini de beğeni ile okudum.
Pazarlama iletişimi açısından baktığımızda, 3G’nin, 4G’nin ve ötesinin, işimize farklı bir yaklaşım getireceği, sosyal hayata farklı katkıları olacağı kesin. İzinli mobil pazarlamada yenilikler olacak mesela. Veritabanındaki potansiyel müşterilere ilgi alanı, lokasyon, demografik özellikleri, gelir seviyeleri gibi kriterlerle yapılan hedefli mesaj gönderme MMS yerine video reklamlar ile yapılacak. Cebimize video mesajlar düşecek. Mass reklamlarla kaçan hedef kitleyi, cepten yakalamaya çalışacak markalar. Hedef kitlelere göre özel tasarlanmış farklı iletişim kampanyaları, tv yerine doğrudan tüketici ile buluşacak. Hatta belki “buzz marketing” trendi yükselecek, beğendiğimiz reklamları anında başkaları ile paylaşacağız. RSS üyelik yaptığımız sayfalardan güncellemelerin bilgisi cebimize gelecek. İnteraktif yaşam, gerçek anlamda yaşamın içinde olacak. Cepte İnternet ve Wi-fi ile zaten hayatımıza girmeye başlamıştı pek çok şey, yaygınlaşacak böylece. Bankamı görüntülü arayacağım, milyon tane saçma sapan “güvenlik” sorusuna gerek kalmadan veritabanındaki fotoğrafım arama kaydım ile eşleşecek. :) Çok mu futuristik oldu? Hayal ettiğimizin ötesinde hayatımızın içine girmiş daha ne teknolojiler göreceğiz kim bilir? Metehan Hocam’ın (Metehan Sekban) dediği gibi, şundan 10 yıl önce cebimizde en az 5-6GB bilgi ile gezeceğimizi söyleseler gülerdik, şimdi hepimizin çantasında en az 4GB’lik memory stick bulunuyor. :) Doğru söze ne gerek, valla öyle hocam. Hepimiz kendimizce bir kütüphane, kendimizce fotoğraf ve müzik albümleri yarattık, yanımıza alarak çıkmıyor muyuz sokağa? Geçtim cep telefonunu, I-pod’umu ya da memory stick’imi bir gün evde unutayım, kendimi eksik hissediyorum ben şahsen. Kişisel meditasyonum, dünyadan soyutlanma ya da dünya ile bağlanma yolum cebimde taşıdıklarım…
Sosyal hayat açısından da pek çok şey değişecek şüphesiz. Söylemek istediğimiz bir şeyi, karşı tarafın telefonu cevap vermezse, kaydedip görüntülü yollayacağız belki, böylece SMS’in kendini daha iyi ifade edebilmek için mimiklere dönüşmüş yazı dili, yerini “görerek” konuşma/ paylaşma ile özellikle gençlere yeni nesil(!) bir “anlaşma” yöntemi sunacak. ;) Ya da örneğin iş görüşmeleri için ön mülakat telefon ile yapılacak. Bilemiyorum, farkında olmadığımız pek çok yeni davranış ve iş yapma şekline katkısı olacak. “Ah teknoloji seviyorum seni!” ;)
Ben en çok bir sebeple, geç de olsa hayatımıza giriyor olmasından memnuniyet duyuyorum.
“Communication Forever!” :D