Bir yaş daha büyüdüm! Ben yaşadığım yıllara +1 daha derken, herhangi bir zamanda tesadüfen ya da hayatımın içinde bir fonksiyonu ile sık sık temasta bulunduğum markalar da, dün benimle ekstra bir temas :) halindeydiler.
“Sevgili Özlem Hoşcan, yaş gününüzü kutlarız; mutlu bir yaşam dileriz; nice mutlu senelere” vs vs ama en bombası bence şu; “İyi ki doğdunuz!” Neden?! :)) Varlığımın sizin hayatınızda, tüketici/niz olmamım dışında ne gibi bir anlamı var ki? Atıyorum, 5 yıl önce database’inize girmişim hasbelkader?! Hatta uzun zamandır bir alakam olmamış, sadık bile değilim bir kısmınıza. Ya da ne bileyim, pazarlamanın içinde bir deli olduğum, sırf “bakalım ne yapıyorlar” diye takip ettiğim, e-mail adresimi muhtelif zamanlarda database’inize bıraktığım için mi, “iyi ki doğuyorum” :) Bu mudur CRM? Beni yakalamak için “aman efendim, biz de sizi çok seviyoruz” dediğinizde ben yakalanıyor muyum? :) Valla benim bildiğim emeksiz, çabasız hiçbir şey olmuyor bu hayatta, olsa da anlamı olmuyor. Ne başarının tadı oluyor ne mutluluğun kıymeti… Ha bir şekilde bir bağ kurulmuştur aramızda, ben sizi sevmişimdir, siz de beni, ya da birbirimizi sevmeyi sevmişizdir, o kısmı ayrı… O zaman sadakat gösterip, sizinle olmayı sürdürebilirim. Ya da daha farklı bir çaba ile sizi sevmeye devam etmemi sağlayabilirsiniz.
Son iki, üç yıldır en çok beğendiğim yaş günü tebriki CineCity’den geliyor. CineCity Trio, yaşadığım yere de yakınlığı nedeniyle uzun süre en çok tercih ettiğim sinema salonuydu ve sanırım iki ya da üç yıldır, eğer yaş günümde film izlemek istersem beni ağırlıyor. Yaş gününde kim film izlemek ister, çılgın partilere :) akmak varken diye düşünmeyin, bence SMS ile ya da üzerinde biraz çalışılmış bir kart ile gönderilen “iyi ki doğdunuz” mesajlarından çok daha anlamlı ve marka olarak beni yakalayacak bir şeylere kafa yormuşlar. Pazarlama yöneticisini tanımıyorum ama kendisine buradan selam olsun, takdir ediyorum… Dün merak ettim saydım, 25 ayrı markadan SMS mesajı aldım, 20’sinden de e-mail. Bunların bir kısmı üstelik hem e-mail, hem de SMS gönderdiler! :) Hakikaten web 3.0’ın hayatımızın içine anlamlı bir şekilde girmesini dört gözle bekliyorum, hani belki o zaman CRM de, biraz daha layığı ile anlaşılır ve uygulanır. Hani mesela ne bileyim, kitap, cd alışverişi yaptığım site, favori listemde bulunan bir ürün için yaş günüme özel bir indirim ile benimle gerçekten temas kurabilir. Hadi geçelim Web 3.0 falan, uzun zamandır “görüşmediğim” bir başka marka, yaş günümde gönderdiği anlamsız kart yerine, bana iki soruluk bir anket ile “nabzımı” ölçüp, nerelerde olduğumu öğrenebilir. (Tekil düşünmeyin, 300 kişi benzer bir yorum ile gelirse size, o konuda marka algınızda bir sorun olduğunu, uzun araştırmalara gerek kalmadan bulabilirsiniz pekala!) Sizi uzun zamandır görmedik, yaş gününüzde size özel bir sürprizimiz var, diyerek yeniden aktif temasa geçmemi sağlayabilir… Yaş günleri özeldir, evet, insanların büyük kısmı bu günde “sevgi”yi daha fazla hissetme şansını bulup, mutlu olurlar; bir tüketiciyi duygusal olarak yakalama potansiyeli yüksek, önemli bir günde, “iyi ki doğdunuz, iyi ki varsınız” gibi şeyler söylediğinizde, bu güzelim cümlenin içini boşaltıp, gülünç oluyorsunuz sadece…
Bu ülkedeki pazarlama yöneticilerinin yarısı –ukalayım evet ve hatta sıradanlığa isyan, ruhumda var– pazarlamanın olmazsa olmazların yerine getirilmesinden ibaret olduğunu sanıp, bir de yaptıklarını başarı olarak algılayıp, alkış tutturuyorlar! Vallahi öyle! :)
Marka dediğin, üzerinde bir kişilik, bir algı yaratmak için yatırımlar yapıp durduğun ama süreçlerini, detaylarını sürekli yönetmek zorunda olduğun bir kavramdır. Yönetemezsen, sıradanlaşıp, seni daha fazla yatırım yapmak zorunda bırakan bir şeye dönüşebilir.
Dip Not: SMS marketing, e-mail marketing araç olmalı, amaç değil…